Ayasofya'dan Çalınan Birkaç Parça Mozaik ya da Venedik'te Latin Yağmasının İzleri
Geçtiğimiz günlerde t24.com.tr'de okuduğumuza göre zavallı bir Amerikalı turist, elli küsür sene önce, Ayasofya'dan aşırdığı birkaç mozaik taşını, vicdan azabı içinde müzeye geri iade etmiş. Kadıncağız mozaik taşlarını teslim ederken "artık huzur içinde ölebilirim" demiş. Oysa aynı Ayasofya'nın üst galerisinde yatan Henricus Dandolo liderliğindeki haçlı orduları 1204 yılında bütün insanlık tarihinin görüp göreceği en büyük yağma ve soygun hareketini "din adına" gerçekleştirmiş, Selahattin Eyyubi'den Kudüs'ü geri almak için yola çıkan "inananlar" ordusu, "kafir" müslümanlar yerine ortodoks dindaşlarının başkentini yağmalamıştır. Yağmanın yanı sıra manastırlardaki rahibelere tecavüz edilmiş, Ayasofya at ahırı olarak kullanılmış, din adamları köle olarak satılmış, tüm para edecek mallar ve dini semboller batıya kaçırılmıştır.
Bu sefere katılan haçlılardan birisi olan Robert de Clari İstanbul için şu satırları kaleme almış: "Dünya kuruldu kurulalı ne İskender zamanında, ne Şarlman devrinde, ne daha önce ne daha sonra, bu kadar büyük, bu kadar zarif, bu kadar fevkalade servet ne görülmüş ne de alınmıştır. Kanaatimce dünyanın en zengin kırk şehrinde Konstantinopolis'te bulunan servet bulunmaz"
Yine bir başka tarihçi, Bizanslı Niketas şunları yazıyor: "Hıristiyan topraklarından kan dökmeden geçip gideceklerine, sadece Müslümanların üzerine yürüyeceklerine yemin edenler, Konstantinopoliste katliamların en dehşetlisini yarattılar"
Tabii bütün bu yağmalama hareketinde aslan payını Venedik aldı. Pagan ve Hıristiyan döneme ait pekçok Roma- Bizans anıtı ve rölik denilen kutsal emanetler yağmalanarak Venedik'e kaçırıldı. Şehirlerini ve yönetimlerini kutsamak için İskenderiye'den İncil yazarı Aziz Markus'un kemiklerini kaçırıp Venedik'e getiren Venedikliler, Markus'un kemiklerini muhafaza etmek için meşhur San Marko katedralini inşa etmeye başlarlar. Bir hırsızlığın anısına kurulmuş bu katedralin hemen ön cephesinde ise bir başka hırsızlığın izlerini de sürmek mümkün. İşte onlardan en bilinen birkaçı...
Bu sefere katılan haçlılardan birisi olan Robert de Clari İstanbul için şu satırları kaleme almış: "Dünya kuruldu kurulalı ne İskender zamanında, ne Şarlman devrinde, ne daha önce ne daha sonra, bu kadar büyük, bu kadar zarif, bu kadar fevkalade servet ne görülmüş ne de alınmıştır. Kanaatimce dünyanın en zengin kırk şehrinde Konstantinopolis'te bulunan servet bulunmaz"
Yine bir başka tarihçi, Bizanslı Niketas şunları yazıyor: "Hıristiyan topraklarından kan dökmeden geçip gideceklerine, sadece Müslümanların üzerine yürüyeceklerine yemin edenler, Konstantinopoliste katliamların en dehşetlisini yarattılar"
Tabii bütün bu yağmalama hareketinde aslan payını Venedik aldı. Pagan ve Hıristiyan döneme ait pekçok Roma- Bizans anıtı ve rölik denilen kutsal emanetler yağmalanarak Venedik'e kaçırıldı. Şehirlerini ve yönetimlerini kutsamak için İskenderiye'den İncil yazarı Aziz Markus'un kemiklerini kaçırıp Venedik'e getiren Venedikliler, Markus'un kemiklerini muhafaza etmek için meşhur San Marko katedralini inşa etmeye başlarlar. Bir hırsızlığın anısına kurulmuş bu katedralin hemen ön cephesinde ise bir başka hırsızlığın izlerini de sürmek mümkün. İşte onlardan en bilinen birkaçı...
2 yorum:
Kaynak belirtme nezaketini gösterin bari. Bu yazı komple www.kulturistanbul.blogspot.com sitesinden alınmış. Başlık dahil.
Kaynak belirtme nezaketini gösterin bari. Bu yazı komple www.kulturistanbul.blogspot.com sitesinden alınmış. Başlık dahil.
Yorum Gönder